Çarşamba, Ağustos 23, 2006

Kaynarpınar episode 2


Ama zaman beni yine yanılttı. Akşam oldu yattım sabah oldu kalktım. Kahvaltılar yaptım her gün birbirinden nefis. Bahçeden toplanan tazecik kıpkırmızı domatesler, kütür kütür biberler, babamın yörük amcadan satın aldığı annemin deyişiyle delce domatesler biz ona istanbulda cherry diyoruz, bademli kayısı reçeli, taze tereyağı... Bütün bi kış yapamadığım kahvaltıların acısını çıkardım. Bi de bol telveli türk kahvesini eksik etmedim üstüne. Sonra da hadi bana müsaade deyip keyif sigaramı tüttürmek üzere o kocaman çınarın altında ki kahvenin yolunu tuttum. Gazetelerimi de alıp oturdum o köşede ki kırık dökük masaya ... Tiril tiril esiyordu, yaprakların hışır hışır sesleri dalga seslerine karışıyor, gazetemin sayfaları rüzgarın etkisiyle dağılıyor ben büyük bir sabırla katlayıp okumaya devam ediyordum. Allalla dedim İstanbulda olsa sinirlenip tıkıştırır atardın çoktan, buranın havası iyi geldi sana. Bi de nasıl olduysa Harlequin serisinden bir kitap geçti elime, okuldan beri okumamıştım. Hatta annem kızım sen ne okuyorsun diye sordu, neden dedim? Sırıtıyorsun kendi kendine dedi şaşkınca bakarak... Aşk kitabı annecim dedim. Seriden bilindiği üzere zengin, genç ve yakışıklı çiftlik sahibiyle, kasabanın göze batmayan genç kütüphanecisi’nin ihtiras dolu aşk serüveni... Neyse onlarıda evlendirip dertop ettikten sonra bi huzur doldu içime... Her aşkın sonu mutlu bitermiş gibi hissettim.
Bol çiğdem çitlettim. Çitlettiklerimden dağ yaptım, karıncalar dağıttı dağımı...
Fazla alkol tüketmedim ne de olsa baba faktörü! Kendisi içtiği için herkes onun kadar içiyor zannettiğinden en iyisi 2 kadeh içip sıvışmak dedim. Her günün gecesinde yıldızlara bakarken günlerimi eksilttim takvimimden.
Her sabah koşar adım denize gittim, bomboşdu sahil hep. Serin suyun etkisiyle çakı gibi olan bedeni yağlayıp önce düz sonra çapraz binbir pozisyonda yakma teşebbüsünde bulundum. Bol bol yüzdüm. Hani bi sınırı vardır denizin, yüzersin açık renk biter koyulaşır altında ki derya, ürperirsin. İşte o bölgeyi bile bi çırpıda yüzdüm korkmadan, sanırım yaş ilerledikçe korkularım değişiyor.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home