Perşembe, Kasım 02, 2006

Overtime



Uzun zaman sonra yine sabaha karşı duruyorum. Ofisteyim, kadim mesai arkadaşım Tatar Ramazan, kısa bi uyku molası derdiyle yalpalaya yalpaya toplantı odasının yolunu tuttu biraz önce. Şimdi de en yenimiz, en küçüğümüz yol alıyor adım adım, kısacık rüyalar hayaliyle...

Bendeyse epey zamandır bi uykusuzluk hasıl oldu. Evde olsam uyurdum, pek tabii! ama şu an mümkünatı yok. Yoğun tempodan, günün nasıl bittiğini anlayamayan bünye, geceyle birlikte iyice nevrini şaşırdı. Hasıl-ı kelam gün oldu, gece oldu, gece oldu, gün doğdu. Açıkcası hoşuma gitmiyorda değil ofisin sessizliği, istediğim müzikleri dilediğimce dinleyebilme özgürlüğü...

Zaman hızla akıyor, birazdan güneş doğacak hepimizin üstüne. Yaprakların üzerinde çiy damlaları ışıldayacak. En kalın montlarımızı üstlerimize geçirip, serin havayı içimize çekeceğiz, ürpererek. Sizler, işlerinize doğru yol alırken biz tam tersi yol tutacağız. Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine misali.
Pek tabii ki projeyi bitirebilirsek. İyisi mi ben gidip uyandırayım bizimkileri...

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home