DESPOT ABLA

Dün çalışırken buzdolabının tamtakır olduğu geldi aklıma birdenbire. Yaşca küçük, ebadı büyük kardeşim, bikaç gündür ben de kalıyor. Kendisi mutfak faresi gibidir sağolsun. Kıtır kıtır kemirir eline geçeni. Durumdan mütevellit iş çıkışı acil Migros yapıp tepeleme doldurmalıydım köşeyi bucağı. Evde bişi kalmayınca olmayan moralim bozuluyor çünkü.
Anlaşıldığı üzere apar topar Migros’a gittim, reyonlar arasında döne döne doldurdum sepetimi. Sepet doldu, ellerim doldu, yine kahrettim niye büyüklerinden almadım diye. Hatta bi kaç şeyi gözardı edip almadım bile bile...
Elim, kolum poşet dolu, zor bela çıktım. Bulduğum ilk taksiye nazikce atladım. Sağolsunlar bizim bölgenin taksileri pek bi mendebur oluyor. Taksici efendi, yakın olicek fekat hömühömü tarafına gidebilir miyiz aceba? dedim çekinerek. Akşam akşam laf dalaşına girecek hal kalmamıştı ben de zira. Eve gidip yayılmak istedim hemen. Yemek filan hakgetireydi o an için. Yazık dedim sonra kardeşe aç açına oturacak kalk hazıra bişiler. Dodo bey’e de tarçınlı bişi yapıver acelesinden. Hemen Selin Kutucular’ın özene bezene hazırladığı “Büyükada Yemekleri, dedemin sofrası” kitabını aldım elime. Kardeş, o sıra tv8'de şehitlerimizle ilgili bi programı seyredip, heyheyleniyordu. Ben de baktım biraz ama yüreğim kaldırmadı, ağlar gibi oldum, kalktım gittim. Peynirli börek ve elmalı strudel yaptım, nefis oldu. Afiyetle yedik tıka basa. Ihlamur geldi sonra kardeşin tv zaplarına fazla tahammül edemeyip hadi bana müsaade deyip kaçarcasına gitti. Ani bi kararla tv’yi kapattım n’oldu demesine fırsat vermeden bi kitap tutuşturdum eline, al bunu oku dedim. Bi de sigarayı yasakladım bi gecelik.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home