Ah! Vita bella...

Cumartesi rehaveti beni benden aldı yine. Geç kalkmadım bugün aslında saat on gibi uyandım. Hemen tv’yi açtım çizgi filmleri kaçırmamış olma umuduyla… Sünger Bob’u ne vakittir seyredemiyorum. Bide geçenlerde atv’de çoçukluğumun vazgeçilmez çizgi filmi Çav Marco’nun yayınlandığını öğrendim. Annemle oturur izlerdik. Marco’yu çok severdi annem. Üzülürdü ona, bak yazık Marco’ya derdi, hep annesini arıyor. Üzülmesinin nedeni yurtdışında yaşıyor olmamızdı mıydı, annesine duyduğu özlem miydi kim bilir? Jenerikte Marco kocaman kahverengi çantasıyla bir limanda olur gemiye biner, Çaaav Marco çaav! çav Marco diye bağırırdı ve rolcaption akmaya başlardı. İç burkan müziği vardı bide :) Bu hafta kaçırdım ama haftaya mutlaka izlemeyi düşünüyorum eğer bi aksilik olmazsa.
Filmleri kaçırınca Cosmopolis'i seyrettim. Bu hafta ki concept mutluluk - mutsuzluktu. Az biraz içim daraldı. Üzerine Ihlamur kokulu bi kahvaltı yaptıkdan sonra ağırlık bastı, kahve yapmaya bile üşendim. Kahve içip fallanmalı mıydım acaba? Havada aksi gibi yağmurlu bu gün. Sıkı sıkı giyinip sokağa mı atsam kendimi yada nerelere atsam? Kendime habire bişiler öneriyor sonra abuk subuk gerekçelerle caydırıyorum. Bunda DODO’dan haber bekliyor olmamın da etkisi var sanırım, her an tamam hazırlan gidiyoruz telefonu gelecek gibi geliyor ve ben hazır olmadığım için suçluluk duyguma daha bi çok sarılıyor, akıp giden zamana hayıflanarak bakıyorum. Halbuki bloglarda saatlerce boş boş geziniceğime kalkıp biraz projeyi çalışşam ya da saatler önce yıkanan çamaşırları bi kalemde assam, alışveriş yapıp akşam yemeğini şimdiden hazırlasam, fuar için İstanbula gelen dayımı arayıp bi cafede buluşşam, tırnaklarıma bakım yapıp bu sefer pembemsi bi oje sürsem, falan filan…
Starbuck’ın kızı perşembe günü dünyaya geldi. Bizim Kılpacino sonunda baba oldu. Ela bebek mıkır mıkır mıkırdanırken babası fotoğraflarını çekmiş göndermiş, çok sevdik bebeği… Küçük tırtıl diyorum ben ona. Çok sevimli çok güzel…
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home