1982
Gök, gri ve puslu bugün. Miş'li zamanda kalmış Almanya’da ki çocukluk günlerim gibi. Sabahları hava çok soğuk olurdu, üşürdüm. Ağaçlar’ın gölgelediği yollarda yer yer güneş sızardı yaprakların arasından, seke seke sırtımda kocaman Heidi’li çantamla okuluma koşardım, neşeyle. Kimi zaman yanımda annem olurdu elimi sımsıkı tutmuş, kimi zaman Marie olurdu. Onunla ilk make-up denemelerimizi veya hoşlandığımız çocukları anlatırdık birbirimize neşeli neşeli. Ben, Tim’i seçerdim arsızca onun çok hoşlandığını bile bile, sinirlenirdi, kızardı bana çok. Okul çıkışlarında hava iyiden iyiye kararmış olurdu. Lapa lapa kar yağarken buzlanmış kaldırımlarda fiyuvv! diye kayardık komik renkli botlarımızla. Al al yanaklar, ellerimizde dondurmalarla sıcacık evlerimize dönerdik sonra. Ortanca kardeşim Kindergarten’e gidiyordu o vakitler ve öğretmenine aşık olmuştu. Yolda gördüğümüz sarı,uzun saçlı bayanların nerdeyse hepsine Christine diye bağırıyordu. Tabi onlarda şaşkınlıkla gülümsüyorlardı. Bizimkinin keyfi yerine geliyordu öpücükleri, gülücükleri alınca. Sene 1982 Eurovision şarkı yarışmasında ailecek tv ye kitlenmiş, gururla Tr’nin şarkısını beklemiş, muvaffak olamayacağımızı anladıktan sonra gecenin keyfini çıkarmaya karar vermiştik hatırladığım kadarıyla. Tüm ülkeler şarkılarını söylemiş sıra Almanyaya gelmişti. Nicole sahneye beyaz gitarıyla çıkmış bikaç dakika içinde beni ve kardeşimi kendisine hayran bırakmıştı. Kardeşim Christine diye anneme gösteriyordu Nicole’u ve kendi kendine el çırpıp, sallanıyordu.
Ein bisschen frieden, ein bisschen sonne, auf dieser erde, auf der wir wohnen...Hiç unutmadım o geceyi. Zaman zaman kardeşimle, geçmişten konuştuğumuzda hala o şarkıyı birlikte mırıldanırız.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home