Bugün ayın ondördü kız saçını kim ördü?

Uzun zaman oldu bloga uğramayalı. Ne vakit vardı ben de ne de takad. Şu haftasonu bi gelse tam süper olacak.
Her sene sonu olduğu gibi yine bi garip haller içindeyim. Sanırım Pisces olmaktan mütevellit binbir türlü hal mevcut bünyemde. Her duruma göre bi hal bulurum kendime hallerimden. Psycho hali, hep yemek hali, uyku hali...
Bu hafta işten erken çıkmaya özen gösterdim elimden geldiğince. Pazartesi oldukça uygun bi saatte evde olunca oturup bi film seyredeyim dedim, şöyle aşklı meşkli. Fazla bi alternatifimde yoktu aslında. Fi tarihinde Ihlamurla aldığımız “ The Secret Laughter of Women “i izledim. Colin Firth amcamız melez güzel Nia Long ablamıza kur yapa yapa bi hal oldu. Nihayetinde evlendi maşuklar ama ben kendi kendime sırıtmaktan bitap düştüm. Film bitince çok enerjik hissettim kendimi birden kalkayım ayın anlam ve önemine uygun düşecek bişiler yapayım dedim...
Ve Noel kurabiyesi yapmaya giriştim. Hoş İSTANBUL benim lebkuchenleri bir ay öncesinden alıp TR’ye getirmek için dolabının içine sotelemiş ama daha fazla dayanamadım. Bi an önce yapıp yemeliydim canım kurabiyeleri. Daha önce netten bulduğum tarifi aradım yarım saat kadar dosyaların içinde. Malzemeleri hazırla ölç tart derken olan enerjimin yarısı tüketmiştim çoktan. Ama yılmadım yaptım. Sırıtarak tepsiyi fırına koyduğumda küçük bi şok yaşadım kendimce. Mutfak, meşhur Fransız teşrifatçıbaşı Vatel’in kitchenine dönmüştü bi tek yolunmuş ördek tüylerini göremiyordum ortalıkta. Rulosundan çıkmış yağlı kağıt, yerlere damlamış pekmez, daha önce fırının içine tıkıştırdığım sonra fırlatıp oraya buraya attığım envai ebatta tepsi ve tepsicikler, Ihlamurun getirip bi yana tıkıştırdığı ekmek kadayıfı ve daha neler neler... Ortalığı toparlayıp kendimi dağıttığımda fırından yayılan mis kokular hemen güzel bi papatya çayı demlemem gerektiğini buyurdu naifce. Farklı kalıplarla şekillendirdiğim kurabiyelerim kalp oldu, yıldız oldu, çiçek oldu açtı tabağımda...
Binbirgece’den bir gündü salı Şehrazatla randevum vardı. Sinir sistemimi zorluyor bu dizi biraz. Takip etmek konusunda kararsızım. Allah başka dert vermesin diyorum kendime...
Dün, iş çıkışı Akmerkeze gidip hediye seçmekle iştigal ettim. Binbir eleme yöntemiyle aldığım kazak denendiğinde neredeyse 2 beden küçük geldi. En yakın zamanda değiştirilecekler rafına kaldırıldı. Geceyarısından sonraysa film seyretme hevesiyle sabah dörde kadar tutuklu, muhbir, polis, illegal ama polis kişileriyle haşır neşir olup perişan ettim kendimi yine.
4 Comments:
1) benim aldiklarimda lebkuchen degil pfefferkuchen die bisey yaziyo almancasinda. acaba yanlis bisey mi aldim diye wikipedia'ya baktim sanirim dogru :S
2) Binbir geceyi izlemeye devam et sinir etme adami! yoksa onu begenmiyor musun?
3) kazagi aldigin sahsi pek sIk goremedigin icin sanirim boyunu posunu unutmussun! soyle bi hatirlatman lazim kendine galiba :) anladin sen onu!
4) git kendine bi klavye al.
5) 1 hafta kaldiiii :))
6) yazik bu harika yorumumu sitene eklemiyosun :)
aaaa....eklemissin...
:))
Kurabiye çok güzel olmuştu. Nefisti. :P
Bak hâlâ uyku tutmadı, sabah nasıl uyanacağız? Papatya da kâr etmiyor artık...
ayın 20si geldi hala saçlar örülü mü? yoksa rasta olmaya mı karar verdin :p
Yorum Gönder
<< Home