Salı, Ekim 18, 2005

Pablo Picasso...



Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), 24 Kasım 2005-26 Mart 2006 tarihleri arasında 20. yüzyılın en büyük ressamlarından Pablo Picasso’nun eserlerine ev sahipliği yapacak. Türkiye’de Batılı bir sanatçıya ayrılan ilk büyük sergi olma özelliğini taşıyan "Picasso İstanbul’da" başlıklı sergide, aralarında ressamın İspanya’daki ilk gençlik yıllarına ait çizimlerin de bulunduğu, tüm dönemlerini kapsayan 135 eser yer alacak. Paris ve Barselona’daki Picasso müzelerinden, Musée d’art moderne Lille Métropole’den, FABA’dan (Fundación Almine Bernard Ruiz – Picasso para el Arte) ve aile koleksiyonlarından Picasso’nun torunu Bernard Ruiz-Picasso tarafından seçilen eserler kronolojik olarak sergilenecek. Sabancı Holding’in desteğiyle düzenlenen sergide, sanatçının çalıştığı stüdyoların ve yakın çevresindeki kişilerin, ünlü fotoğrafçılar tarafından çekilen fotoğrafları da yer alacak.
Sergi ve katalog çalışmaları, Picasso biyografisti Marilyn McCully tarafından yapılıyor. Sergi için hazırlanan katalogda, John Richardson ve Michel Leiris gibi uzmanlar tarafından kaleme alınan makaleler yer alıyor. Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan kataloğun, Picasso hakkında araştırma yapanlar için önemli bir kaynak görevi görmesi bekleniyor.
Sakıp Sabancı Müzesi, sergi boyunca düzenleyeceği seminer ve film gösterimleriyle, ziyaretçilere Picasso’yu daha yakından tanıtmayı hedefliyor.

Çarşamba, Ekim 12, 2005

Garfield...

Salı, Ekim 11, 2005

Mırıldandıklarım...

mırıldandıklarım, öğrenmeye çalıştıklarım...
...
kırdın mı incittin mi birilerini
kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
yeniden düşünmeliyim
dostluklarımı, ilişkilerimi
gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı?
yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
borçlarımı ödedim mi?
doğru seçtim mi soruların fiillerini?
tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
geri verdim mi aldıklarımı:
aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
yokladım mı duygularımı
hâlâ sevebiliyor muyum insanları?
ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
ovmalı umutları
saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
gece telefonları, ıssız konuşmalar
mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
o kadar çok anlattım ki
kendime kaldım anlatmaktan...
bunaldım kendisiyle boğuşmasını
başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
ofset duyarlılıklardan
kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
'içtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği
kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
hâlâ bir umut var mıdır?
çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
...

Murathan Mungan