Pazartesi, Eylül 17, 2007

LONDRA YOLCUSU KALMASIN...



Tarih: 08 Eylül 2007
Yer: Haliç - Eminönü
Saat: 20.00

İki yorgun şehir gezgini, tüm günün hakkını verdikten sonra tramvay durağında, gelip geçen arabalara bakınmakta. İçlerinden şaşkın olan ise elinde ki makinasıyla daireler, kalpler çizip artistik ışık oyunları yakalamaya çalışmakta idi…

İşte hatırladığım son kare bu.

O günün gecesi hastalanan bünyem, müteakip günlerde de arıza çıkardı. Tüm gün koşturup DAPHNE hanımın suyunu, tripodumsu sopasını taşıdıktan, üstelik pek de şen şakrak iken nasıl birden hastalandım anlayamadım doğrusu:)

O gündür hastaydım, bu güne dek...

PS. Şimdi de tutturmuş o fotoları beğenmedim. Bir daha gidicez, ben anlamaz deyip düdüğünü öttürüyor. Londraya bi uçak bileti almaya gidiyorum ben:)
DAPHNE kuzum bavulunu hazırla gidiyorsun. Hahahah!

Pazartesi, Eylül 03, 2007

İKİ MANDAL LÜTFEN...

Pazarlar hep aynı…
Bugün çok zor uyandım. Kalkamayacağım zaten dün geceden belliydi. Saat geceyarısını gösterirken hala absürt bir çizgi filmi seyretme çabasındaydım.
Baştan sarmamıştı film aslında. Bir kere başladın sonunu bari getir telkinleriyle ancak yarısını izleyebildim. “Prenses Mononoke” epey uzun bi süre önce alınıp, zulalanmış filmlerim arasındaydı. Adında prenses geçiyor güzeldir diye seçmiştim onca film arasından. Gel gör ki ne prenseslik bir durum vardı ne de kurbağalık... Hayalkırıklığı sarmışken tüm ruhumu biraz televoleye takıldım. O daha da gerince belgesel seyredip kopayım şu insan aleminden börtü böcek ne alemde acep? deyip Discovery'i tıkladım. Birde ne göreyim perili köşklerin koridorlarında gezinen ruhlar sarmıştı ortalığı. Bu kabus böyle gider en iyisi gidip yatmak deyip rutinleri yerine getirdikten sonra kabus ötesi bir geceye balıklama daldım. Önce yastığımda örümcek geziyor zannettim, kulağıma girecek korkusuyla ışığı koşarak açtım. Tüm yatağı silkeleyip az biraz huzur bulunca camı kapatıp kapatmama mevzusuna takıldım. Kapasam iyi olur, serinledi hava, kapamasam temiz hava girer sabah rahat uyanırım ikilemiyle bir iki saat geçirdikten sonra sabah beş gibi yerimden fırladım ne olduğunu anlamadan. Baktım odaya bir süre. Kalkıp tv seyrettim…
Ve Pazartesi gözüm kapanıyor.
Mandallamak lazım bu gözleri…