Pazartesi, Ekim 16, 2006

AFİLİ YALNIZLIK



Bir haftasonu daha bitti gitti. Hala gribim, hala uykusuzum.
Cumartesi evi toparlamakla geçti nerdeyse tüm günüm. Sonra bi Migros yapip uzun ve soğuk kış geceleri için silikonlu yorgan alırken buldum kendimi. Tabii bilumum bitki çayları, kek malzemeleri ve meyve suları eksik değildi alışveriş sepetimde. Eve geldiğimde yorgunluğumu bi vişne suyuyla atayım dedim, ufaktan. Türkiye’ye yeni gelmiş bravo markalı vişne suyu muhteşemdi, anneannemin eskiden yaptığı vişne suyunun tadı vardı, şaşırdım. Aldıklarımı apar topar yerlerine kendimiyse polar battaniyenin altına ve tv nin karşısında yerleştirdim. Sıla'nın tekrarını seyrettim. Bir gün önce seyretmeme rağmen şaşkın IHLAMUR dırdırlanmasın diye tekrar seyretmek durumda kaldım. Önüne meyve tabağı, çikolata, kabak çekirdeği, çay vb. yığdım. Sesini çıkartamadı Ihlamurum bi yedi bi seyretti. Eee! tabi memleketimin yağız delikanlısı Mehmet Akif Alakurt’u seyrederken mızmızlanacak hal kalmıyor kendisinde. En büyük fanlarındandır kendisi. Bundan öncede Ihlamurlar Altında’nın Yılmaz'ını takmıştı kafaya. Allahtan bu diziler varda kafamızı dinliyoruz.
Dizilerden sonra Survivor’a baktık bi sure. Yunanlı faşist tiplere kıl oldum.Türklerle konuşulmasına karşıymış bunların bikaçı. Arkadaş ne işin var orda o zaman? Vesselam öyle böyle bitti cumartesi. Pazar daha bi vasattı. Gazete bile okuyamadım. Ton balıklı penne ve limonlu kek yaptım, yedim. Cnbc-e ye takıldım. Niptuck yine süperdi. Bu arada Dream tv’ de Şebnem Dönmezli bi klip seyrettim. Şebnemcim ölşem ölşem ölşem hemen şimdi... diyordu hem seksi hem ironik. Parçanın adı Afili yalnızlıkmış. Bugün rapidshareden indirdim, dinliyorum sabahtan beri. Daha bi agresif yaptı beni ama olsun...

Cuma, Ekim 06, 2006

Health and Beauty



Bugünün cuma olmasından mıdır? nedir bilmem bi hafiflik vardı üzerimde. Öğlen yemeğinde şöyle bi dışarı çıkıp dolaşasım geldi. Havanın güzel olmasıda buna etken oldu sanırım. Köprü yolu üzerindeki Akatlar MKM alışveriş merkezine keyifle attım kendimi. İlk durak Watsons mağazasıydı. Watsons, 1800 lü yıllarda fakirlere ücretsiz sağlık hizmeti sunmak amacıyla dispanser olarak kurulmuş sonradan mağazalaşmış bi tür kozmetik marketi. Son zamanlarda kozmetik, ıvır zıvır ihtiyaçlarıma fazlasıyla cevap veriyor ayrıca bütçeyi çokda sarstığı söylenemez, sanırım....?!
Watsons da çeşitli markalara ait envai çeşit ürünün yanında Watsons markalı ürünlerde satılıyor. Dediğim gibi ürün yelpazesi çok geniş. Ben bugün burdan; tırnak kutikul aparatı, keten tohumu, yanardönerli allık ve saç fırçası aldım. Poşetimi alıp yürümeye başladığımda mutluyum, mesudum dedim sırıtarak.
Ama demez olaydım o küçük cafemsi aksesuar butiği göz kırpıyordu bana alenen. Bütün küpeleri denedim ay! o olmadı bu oldu derken bi çift küpeyi kaptığım gibi kendimi Championun labirentimsi reyonlarında dolanırken buldum. İki üç pırtıda ordan aldıktan sonra zor bela attım kendimi dışarı. Bu cuma rehaveti bana yaradı ama cüzdanıma asla...

Perşembe, Ekim 05, 2006

Cowgirl's Dream



Dün bütün gece kabus gördüm yine... Rüyamda, Teksasda yaşıyormuşum ve uçsuz bucaksız arazilerim varmış benim. Bi gün atla pamuk tarlalarımı gezerken nehrin kenarında kendine yer edinmeye çalışan fakir mi fakir bi gonzales görüyorum, ona buralar benim git buradan, kafanı kopartırım senin diyorum nazikçe. Ama çok zor durumdaysan git ilerde ki biberlerin oraya bişiler dik, rızkını çıkar bide orda kara, küçük bi göl var ordan sula diyorum. O kara gölün yanına gidip elimdeki sopayla suyu karıştırıyorum, içinden bi insan kolu çıkıyor, çaktırmadan geri bırakıyorum gonzales farkına varmıyor. Ben de ağayım yaaa bozuntuya vermiyorum.

Bi yerlerim açıkta kalmış herhalde dün gece. Sabah pek bi mendebur uyandım, işe oldukça geç kaldım, yüzüm şiş davul gibi. Hani benim arazilerim var ne yapsam mübah havasındayım. Hahahha!